optografi
- vagonnecmi
- 25 Ara 2023
- 1 dakikada okunur
ne zaman başladığının önemi, bittiği zaman beliriyor.
birbirimizin dünyasıydık, evet.
ama kabul ki dünyayla da aramız pek iyi değildi.
kaçacak bir gezegen gibi birbirimizi bulmamızdan sonra, evlerimizi birleştirir gibi tek bir hayata geçtik ve kaçıp sığındığımız yer birbirimizken, gidip kurtulmamız gereken yer olmayı da birbirimize biz yaptık.
yaşadığımız dünyayı mahvedip, suçu da dünyaya attık.
kırmızı dantel işlemeli elbisen ve kızıl saçlarının uyumunda
acaba hangisi hangisine uysun diye diğeri var
diye düşündüğüm uyumda seni aradım.
yerlerde ve yükseltilerde, duvarlardaki girinti ve çıkıntılarda
plastik, açık ve koyu kahverengi
enlemesine uzun, beyaz alçıdan kabartmalı saksıların
ve üzerinde çinli kadınların sonsuzluğa durdukları dandik porselenden
eski kıymetsiz vazoların içindeki
begonyaların, begonvillerin, karanfillerin, sarılı turunculu mevsim çiçeklerinin içinde.
ellerimin ellerine denk oluşu gibi birörnek yeşil ve el gibi asma yapraklarının ardından bana bakışında
bu çiçeklerin hangilerine hâlâ daha bir zamanlar bana baktığın sevgiyle bakıyor olduğunu düşünürken
bana bakışını ıskalamış değil, sollayıp uzaklaşmış oldum.
siyah, topuklu sandaletleriyle taşlı sahilde altları yosunlu kayalara şöyle bir yaslanıp
bana poz vermeye giderken, taş evlerin arasında taş döşeli ara sokaklarda
ardından izleyeyim diye, önümden yürürken
topuklarının taşların arasına girip çıkışındaki asimetride ve yollarda takırdamasında
senin beni daima kendi sağına, yani benim kendi soluma konuşlandırarak yürüyüşlerimizi
beynimin kıvrımlarını, kılcal damarlarımı, kalbimin odaları arasında sonsuz yollar eyleyip
artık her biri çıkmaz birer sokak olan bu tıkanıklıklarda
bir yere varamadan dünyayı tur kere tur döndüm de kendi içimde kördolandım.
geniş, ince, metal çerçeveli numaralı gözlüğünün üzerine elini
gözünü güneş almasın diye siper ederken
beni ne kadar seçip seçemediğini
senin göz numaranı düşünerek hesap etmeye çalıştığımda
artık seninle aramızdaki mesafeye teleskopların bile kendilerini seferi sayıyor olmasına
bir büyüteçle yakılır gibi midemle yandım.
beni, onu sevdiğin gibi seviyorsun, diyor.
sevmemelisin, sevginle rahatsız etmek dediğim şey tam olarak da böyle birşey.
ben, sevdiğim herkesi böyle severim, diyorum.
hah, gülüyor, sen her sevdiğinde onu arıyorsun sadece, diyor.
bütün kadınları tek bir kadının milyar karbon kopyası yapıyorsun, unutamazsın.
Comentários