Yazgının Kayıp Zamiri
- Eray Yıldız
- 26 Mar 2024
- 1 dakikada okunur
I
buğusu damlaya dönüşen camların ardında
yangınlı yele karışır kırışan her şeye
dönülmezliğin kara yazgısı sindiğinde sineye
vurgundan farkı kalmamak üzre eser yangınlı yele
bakakalmanın bileylediği kirpiğin suyunda yansıtır
ruhkakan kuşunu çilesinden çillenen aynalar
nidâ duyulur mendillerin kana kan kattığı yerde
çalamalı ağaçlarda kendini kaybeden rakkas
ışıkların mitolojik yanlarında yüründüğünde yol
bir müjdeli haber bekleyedurmanın sargısında sahil
kadehe konulan incidir inceliğinden incelen yalım
katreye katran devrildi, içinde düğümlü aşeka
rüyalardan kaçılabilir belki ama şakağa daima değecek asa
yazgının gerçeği is gibi kokmakta, türkü çığrıldıkça çığrılmakta
uyanılır kan ter içinde revnağı telaşlı duvarlarla
odundan bir gelin heykeli, peçesi yırtılmakta
gülâbdanlar gül suyu arayadurur oysa hâlâ karanfillerde kan
göğsünden göçen kehkeşana bak! bir kabir kaldı bir de ona koşan sultan
zehir sızdıkça zamanın aksine, gülibrişimlerdir hülyalı mazide reyhân
dalıp gitme Mecnûn; artık ne Nevâî ne de Fuzûlî geçer bu Kerbelâ’dan
adın şâir diye ayyuka çıkmış ey Garîb n’ola
ya dilin kesecekler ya başın Nef’î-meşreb m’ola
Comments