top of page

Yazılması Utanç Veren Yazı

  • Yazarın fotoğrafı: Göktuğ Yılmaz
    Göktuğ Yılmaz
  • 18 Eyl 2023
  • 2 dakikada okunur

“Çoğu çocukken doğurdu ilk çocuklarını hatta sonuncularını, büyümelerine fırsat verilmedi.”


Bana verilen fırsat neydi, en azından onlara verilenlerden kat ve kat fazla olduğu kesindi. Basit bir örnek verecek olursam on beş dakika önce okumaya karar veren ben ani bir fikir değişikliğiyle yazmak için bilgisayarın başına geçtim, bu da -her daim değil zaman zaman bile olsa insana tercih hakkı sunulması daha doğrusu bunu kullanabilmesi- azımsanmayacak bir özgürlük olsa gerek. Ne yaparsam yapayım, kıyısından köşesinden kime hak verirsem vereyim asla tam manasıyla affedemeyeceğim kişilerle dolu bu denklem. Söylemeye çekindiğim söylesem de hiçbir şeyi değiştirmeyecek bilinmezliklerle bezeli. Toplumun “kadın” dediği canlı, yaralı bir varlıktır. Aslında onun kanayan yarasıdır da. Anlık hazların ve halledilmelerin sağladığı rahatlık-kolaylık -tıpkı bir yerinizi ilk kestiğinizde vücudunuzda salgılanan ve acıyı hissetmemenize yol açan adrenalin gibi- ona bir konfor alanı sunar, hayat bu eksende ve bu şekilde de akıntısız-dingin ve dolayısıyla gayet “olur” bir şekilde yaşanabilir.


“Sana susmayı emrediyorum.”


Emredilen susmaya karşılık konuşmayı, söz söylemeyi çalıyorum onlardan, hakkım olduğunu bile bile, hakkım olanı gasp ettiklerini göre göre, bunları söyleyebilmek için kadın olmama gerek yok, erkek olarak da bir boka yaramıyorum zaten, erkeksen inkâr et. Düşün ki yirmi yaş pek de uzun sayılmaz, yirmi bir sene olmuş, İlhan Mansız’ın Senegal’e attığı golü çok net hatırlıyorum ama bu yirmi sene bir kadının evde kalmış sıfatına mahzar olabilmesi için gayet yeterli, zamanı olaylar için çok kısa ve yetersiz görürken dünya nüfusunun yarısını oluşturan bir canlı grubu için bu kadar uzun saymak acımasızca, insafsızca, riyakârca.


Doğum bir başlangıçtır ve başlangıçta -hatta gelişen teknoloji sayesinde anne karnında- yaşamın sana nasıl bir düzlem sunacağı belli olur. İki bacağın arasındaki o uzantıya sahipsen yol çok daha dikensiz ve sarih görünür, yok o uzantıya değil de iki adet, erkeğinkine nazaran kendini belli eden göğse ve yine iki bacak arasında bulunan -burası müşterek- çukura sahipsen en kolay yaşam bile zorluklara hapsolabilir. Senin sahip oldukların bir ödüldür, övünç kaynağıdır hatta belki de mükâfat ama onunkiler bir kusurdur hatta gizlenmesi gerekir, ayıptır hem de çok ayıp, ar-namus kalmamıştır, peki ne farkı vardır birbirlerinden, hepsi et parçası değil midir, erkek de kadın da insan değil midir, neye inanıyorsanız inanın yaratılışlarının nüvesi ortak değil midir? Yazık ki erkeğin tek sorumluluğu -ki bazı durumlarda buna bile tolerans gösterilebilir- para kazanmaktır, ötesi yoktur, ötesi her şey hakkıdır. Yani olay şudur: “Al sana para -artık ne kadarsa- yemeğim nerede, al sana para kıyafetlerim niye ütülenmedi-yıkanmadı- al sana para git biraz kendine özen göster elin kadınları kocalarını elde tutmak için neler yapıyor, elin kadınlarının kendine saygısı yok- kendilerini cinsel bir makine olmaya adamışlar haberin yok, onların başı ağırsa da ağırmasa da vazifelerini aksatmazlar çünkü onlar makinedirler, çünkü onlar başlangıçta sahip oldukları uzuvlarının yükünden kurtulabilmek için kendilerini feda etmiştirler, hayatı ve mutluluğu bu doğrultuda görürler, işin kötü yanı onları da bu hâle getiren bizizdir.”


Bu bir varlık problemiydi, dünyanın yarısının içinin boşaltılıp ruhundan ayrılmasıydı, geriye kalan et ve kemiklerle baş başa kalma isteğiydi, fütursuzca bir hedonizmdi, arzu-istek-rahatlık ve şehvetin diğer her şeye siktiri çekmesiydi oysa bütün bunların sonunda -doğal olarak- yaşam bize siktiri çekince arayacağımız, eksikliğini hissedeceğimiz ilk şey bir kadın şefkati olacaktı, yine hakkımız olmayana talip olarak.


댓글 1개


Merve Melike Ozkucuk
Merve Melike Ozkucuk
2023년 9월 19일

Gerçeğin mayası gözle görülmez ona ancak yüreğinle bakınca görürsünüz.

좋아요
  • Instagram
  • Facebook

Don't miss the fun.

Thanks for submitting!

© 2035 by Poise. Powered and secured by Wix

bottom of page